Erenköy Karpaz Belediyesi'ne bağlı köylerimiz
YENİERENKÖY
MUHTAR: Safiye Mimar Sayar
Yenierenköy (Eski Adı: Yalousa); şuanda Güney’de Erenköy dışındaki köyler Güney Kıbrıs Yönetimi altında idare ediliyor, 1964 yılında Dillirga bölgesi olarak adlandırılan köyler Mansura, Bozdağ, Selçuklu, Alevkaya köyleri kendilerini müdafaa etmek için Erenköy’e göç ettiler. Yıllar süren savaş ve göç yıllarının ardından 1976 yılında 5 köyün insanları/ göçmenleri küçük sandallarla kuzeye geçirilerek, göç etmek zorunda kaldılar. Köylüler yaşa göre- öncelikli yaşlılar olmak üzere-küçük balıkçı tekneleriyle kuzeye taşındı ve Kıbrıs’ın en uç noktası olan Karpaz Yarımadası’nda eski (Rumca) ismi Yalousa ve Türkçe olarak Maltepe olarak da bilinen Yenierenköy’e yerleşim oldu. 1976 yıllarında Encümenlik olan belediye diğer birçok belediye ile beraber Belediyeler Yasası çerçevesinde 4 Haziran 1980 yılında Belediye olarak hizmet vermeye başladı ve Yenierenköy nüfus çoğunluğu ve Bucak olma konumundan dolayı 12 köyün merkezi oldu. Eski köylerinde yaşamlarını özellikle balıkçılık ve tarımla idame ettiren köylüler zor yılların ardından Kurucu Cumhurbaşkanımızın da öneri ve birçok köylünün talebi üzerine deniz kenarı olan şuanki köyleri Maltepe olan ancak Yenierenköy ismini alan köye yerleşmişler. Burada da geçimini balıkçılık, tarım, hayvancılık, esnaf, memuriyet gibi alanlarda uğraş vererek ve kentlerde farklı iş alanlarında çalışarak geçimini sağlayan vatandaşların yanı sıra Dillirga bölgesinden göç eden bazı vatandaşlar da Küçük Erenköy, Lefkoşa ve başka yerleşim yerleri ve Türkiye, İngiltere ve Avustralya'da vb. ülkelerde yaşamlarını sürdürüyorlar. Yenierenköy, geniş bir alana yayılan doğası ve denize yakın olması nedeniyle plajları, restoran ve otelleri ile bölgenin ziyaret edilen köyleri arasında yer alıyor. Bucak olması nedeniyle köyde olan hizmetlerin yeniden faaliyet gösterilmesi için çalışmalar yapılmakta ve bazı dairelerin şubeleri yeniden açılıp vatandaşlara hizmet vermektedir. Kaymakamlık bucak hizmetleri yanı sıra tarım dairesi, posta şubesi, evlendirme memurluğu, sosyal hizmetler dairesi, sağlık merkezi, orta ve lise, ilkokul, banka ve birçok vatandaşa hizmet noktası ile Dipkarpaz köyüne 20 dakikalık mesafede yer almaktadır. Doğası yanında tarihi kiliseleri, Memeler Mağarası, Dev Heykelleri, eski liman diye adlandırılan bölgedeki eski harup ambarları görülmeye değer yerler arasında bulunmaktadır.
Yenierenköy’de geçmişten bugüne muhtarlarımız:
YEŞİLKÖY
MUHTAR: PEROL MAVİLİ
Yeşilköy (Eski adı: Ayios Andronikos) köyü 2006 yılı nüfus sayımına göre 818 iken, 2011 yılı nüfusa sayımında ise 799 olarak kayıtlarda yer alıyor. Erenköy Karpaz Belediyesi’ne bağlı Yeşilköy, bölgenin en eski yerleşim yerlerinden biri. 60 yıl önce Adaçay’da da yaşayan birkaç ailenin de Yeşilköy’e yerleşmesiyle, burada yaşama devam edilmiş. Yeşilköy’de bulunan eski bir mağaradaki eserlerden yola çıkarak Yeşilköy’e ilk yerleşimin 2 bin 600 yıl önce olduğu anlatılır. Eskiden beri Türk köyü olan Yeşilköy’e Baf’tan gelen Rumlarla karışık bir köy haline geldiği söylenir. İlk köye yerleşen ve günden güne artan nüfus yanında dört köklü ailenin yaşamını burada sürdürdüğü daha sonra Adaçay’dan gelen ailelerin de burada yaşamaya başladığı kaydedilir. Naim efendiler (Hoca- imam), Hasan (Deli), Manyera, Mehmetali gibi köklü ailelerin burada yaşadığı söylenir. Ailelerin geçmişte 9-12 çocuklu olduğu belirtilirken, böylece günden güne nüfusun arttığı kaydedildi. Vatandaşların eskiden geçimini bahçe ekerek (bahçecilik), sebze ve meyvelerini eşeklerle Çayırova’ya kadar götürüp satarak sağladıkları aktarılırken, geçmişte ayrıca bol su olan köyde özellikle kolokas, kabak, salatalık, yetiştiğini anlatıyor köylüler. Yol kenarlarında da ürünlerini satan vatandaşlar son 35 yıldan beridir ürünlerini direk tüccarlara vermeye başladı. Geçmişte (30 yıl önce) köylünün ürettiği ürünlerden gün aşırı 30 kamyon ürün çıkarırken, şimdi bu ürünün oranının çok azaldığı 30 kamyondan 3 kamyona düştüğü belirtiliyor. Köyde bol su kalmazken; bu yüzden birçok ürün yetiştirilemez duruma geldi. Kolakas üretimi bitti, (300 dönüm iken şimdi 1 dönüme düştü). Geçmişte yine fazla ekilen patates üretimi de (3500 dönüm iken, 1500 torba ekiliyor) azaldı. Geçmişte hayvancılık gelişmişken, şimdi hayvancılık yok olmak üzeredir. 400 hanede; her evde hayvan yetiştirilirken, şimdi 50 hanede ancak hayvan yetiştiriliyor. Yeşilköy’de diğer bölge köylerde olduğu gibi gençlerin çoğunun şehirlere göç ettiği görülmektedir. Akarsu deresinden akan su denize ulaşana kadar 26 eski un değirmeni olan köyde eskiden bu değirmenlerin yaz-kış çalıştığı belirtiliyor. Değirmenler 60-65 yıldan bugüne susuzluktan, bakımsızlıktan ve kullanılmamasından dolayı çoğu yok olmuştur. Yeşilköy’de Ayfodu Mağarası, Ayfodu Kilisesi, ve birkaç un değirmeni ayakta kalan tarihi eserlerden birkaçı. Köyde ayrıca Atatürk Anıtı’nın yer aldığı merkez yanında, ilkokulu, bankası, market, kahve, bazı devlet daireleri de yer alıyor.
Yeşilköy’de geçmişten bugüne muhtarlarımız:
-Bayram Ağa (Kemal Bayram- Merhum)
-Remzi Atalay (Merhum) -Mustafa Samancı (Merhum)
-Asım Gilol (Merhum) -Ömer Can
- Mehmet Kadı
ADAÇAY KÖYÜ
MUHTAR: Ferdi Yılmaz
Adaçay köyü (Eski adı: Melanarya-Melanarga) KKTC'nin doğusunda bulunan yerleşim yerlerinden, bakir güzellikleri nedeni ile özellikle şehirde yaşayan kişileri kendine hayran bırakan küçücük bir köyümüz. Adını bölgedeki orman arazisinde çokça yetişen, Kıbrıs'a özgü mis kokulu ve alternatif tıpta da kullanılan Adaçayı'ndan aldı. Yenierenköy ile Derince köyleri arasında yer alan Adaçay, unutulmuş köy durumunda. Köy nüfusu 110, köyde 68 seçmenin olduğunu kaydetti. Hane sayısı 25 olan köyün genç nüfusun çoğunluğu ise iş nedeni ile köy dışına göç etmiş durumda. Siyasilerin seçim dönemlerinde ziyaret ettiği köyler arasında bulunan Adaçay köyü ile en çok ilgilenen ise Yenierenköy Belediyesi. Yılmaz köyde kahvehane ve marketin bulunmadığını, bu tür işletmelerin ise köyün nüfus azlığı nedeni ile açılmadığını belirtti. Yenierenköy ile arasında 2 km olması nedeni ile köylünün bütün ihtiyaçlarını Yenierenköy'den giderdiğini belirten Yılmaz, nüfus azlığı nedeni ile köye ilgi gösterilmediğini belirtti. Adaçay'da köylünün en büyük geçim kaynağı hayvancılık ve çiftçilik. Memur ve asker olan köylünün sayısının bir elin 5 parmağını geçmezken, Türkiye'nin Kahramanmaraş bölgesinden göç ederek Adaçay'a yerleşen köylüler en çok da işsizlikten yakınıyor.
Adaçay'da Osmanlı dönemine ait mezarlık
Adaçay Köyü'nde bir dönem camii olarak kullanılan tarihi Melanarga Camisi bulunuyor. Yapılan araştırmalara göre, caminin Osmanlı dönemine ait olduğu tahmin ediliyor. Caminin geçmiş yıllarda Vakıflar İdaresi tarafından incelendiği restoresi için proje hazırlandığı, ancak projenin hayata geçirilemediği öğrenildi. Adaçay köyündeki en önemli tarihi eserler ise Derince - Adaçay köy yolunda 1700 yıllardan kalma Osmanlı Mezarlığı. 2005 yılında bu tarihi zenginlik içinden geçirilen yol ise mezarların tahribatına yol açtı.
Eski Eseler ve Müzeler Dairesi tarafından söz konusu mezarların Kıbrıs'taki en eski Osmanlı Mezarlığı olduğu yıllar önce tespit edilmesine rağmen, mezarlığın korunmasına yönelik hiçbir adım atılmayarak Kıbrıs'taki en eski Osmanlı tarihi yapıları yok olmaya bırakıldı. Edinilen bilgiye göre, yapılan yol nedeni ile mezarlığın yarıdan fazlası talan edilmiş durumda iken Osmanlı izlerini taşıyan mezar başlıkları ise kayıp.
Geçmişten bugüne muhtarlarımız:
- Arife Kılıç - -Aziz Demir
- Musa Danacı - Veli Yılmaz
SİPAHİ KÖYÜ
MUHTAR: Savaş Şahin
Erenköy Karpaz Belediyesi’ne bağlı Sipahi köyü (Eski adı: Ayios Trias) Yenierenköy’ün doğusunda bulunmaktadır. Köyde yaklaşık olarak 750 Türk ve 50 Rum birlikte yaşamaktadır. Tepelik arazisi olan köyde harup (keçiboynuzu), zeytin, badem ağaçları bulunmakta, sebze ve meyve bahçeleri yer almaktadır. Köyün doğusunda Roma döneminden kalma Ay Trias Bazilikaları (Tarihi ve turistik) ve köyün merkezinde Ay Triada Kilisesi, Sipahi- Kaleburnu yolu üzerinde de çok eski bir tarihli çeşme ve köy merkezinde çok eski tarihli yağ değirmeni bulunmaktadır. Burada yaşayan Türkler 1975 yıllarında Türkiye’nin Karadeniz bölgesinden Trabzon ve Samsun bölgelerinden göçmen gelmişler ve burada yaşamlarını sürdürmektedirler. Genç bir nüfusa sahip Sipahi köyü halkı geçimini çoğunlukla çiftçilik, hayvancılık ve inşaat sektöründe çalışmaktadır. Geçmişte Türk ve Rum ilkokullarında karma eğitim yapılırken, şuan da Kıbrıslı Türk çocuk ve gençleri bölge ilkokul, ortaokul ve lisesinde eğitim görmektedir. KKTC’de bir ilke imza atan köy muhtarlığı köyde e-kütüphane kurulmasına öncülük etmiştir. Gençler futbolun yanı sıra çeşitli sportif ve sosyal faaliyetler yapmakta ancak, halı saha, spor salonu, kütüphane, park yeri alanlarının yeniden gençler için yenilenmesi gerekmektedir. Bölgedeki en büyük sorun olan işsizliğin geçmiş yıllardan günümüze artarak devam etmektedir. İskân ve emirname nedeniyle Sipahi'de ve bölge köylerde konut edinme ve iş alanı açma konusunda sorunlar yaşanıyor. Bütün bölgede soğuk zincir nedeni ile büyük baş hayvancılık yapılamazken, küçükbaş hayvancılıkla uğraşan vatandaşlar ise zararına çalışıyor. Turizmin ülke için önemli olduğu ülkemizde özellikle bölgemizin ve Sipahi’de bulunan doğa, deniz, tarihi ve kültürel dokuya rağmen, şehir imkânlarının bölgeye verilmemesi ve yasaklar, emirnameler nedeniyle 45 yıldır bölgede icraat yok. Sipahi köyü muhtarlığının yanında, Sipahi Spor Kulübü kurularak 1bölgedeki 15 köyün çocukları, gençleri, orta yaştan birçok kişinin futbol oynadığı takımlar kuruldu ve KKTC liglerinde büyük bir başarı ile bölgeyi temsil etmektedir. 5 yıldan beridir bölgede merkezi Sipahi köyü bir gençlik kampı düzenlenmesi (Eski okul binasında ) için çalışmalar yapılmaktadır, ancak hiçbir yetkili burası ile ilgilenmemektedir.
TÜRKLERLE RUMLAR İÇ İÇE YAŞIYOR
Geçmiş yıllarda Rum ve Türkler yarı yarıya nüfusa sahip olsalar da bölgedeki imkânsızlıklar özellikle Rum gençlerin Güney Kıbrıs'a ya da yurt dışına göç etmesine neden olmuş. Şimdilerde devamlı yerleşik Rum nüfusun yaklaşık 50 civarındadır. Bu sayı yaz aylarında 150 civarına ulaşabiliyor. Türkler, 50 yılı aşkın bir süredir Rumlarla iç içe yaşamını sürdürüyor. Köyün bir diğer güzel özelliği ise Rumca ve Türkçe'nin bir arada kullanılması. Köyde yaşayan Türkler'in büyük bir bölümü Rumca'yı iyi derece konuşabiliyor, Rumlar'da Türkçe'yi konuşabiliyor.
Geçmişten bugüne muhtarlarımız:
AY TRİAS BAZİLİKALARI (SİPAHİ):
Ay Trias Bazilikası, Yenierenköy Belediyesi sınırları içerisinde Karpaz yarımadasının Sipahi köyü yakınlarında bulunur. 5. yy’da inşa edilen yapı, 7. yy’da Arap istilasında tahrip olmuş ve bu yüzden üzerine küçük kilise ve ek binalar yapılmıştır. Daha sonra 10. yy’da tekrar tahrip olmuş ve tamamen terk edilmiştir.
Ay Trias Bazilikası, 3 sahanlıdır ve batı kısmında nartex (dış dehliz)ve atrium (yapı önündeki üstü kapalı revak), güneydoğu kısmında ise vaftiz odası bulunmaktadır. Yapının zemininde goemetrik, bitkisel ve haç motifleri bulunan mozaikler yer almaktadır. Y
Bu mozaiklerin üzerindeki yunaca yazıda papazın yardımcılarında olan Heraklios’un adı geçmektedir. Diğer mozaiklerde ise Aetis, Euthalis ve Eutykhianos gibi isimler yazılıdır.
Görsel güzelliği ve tarihi yansıtan güzelliği ile Ay Trias Bazilikası Kıbrıs gezilerine renk katacak türdendir.
AYIOS TRIAS BASILICA (Sipahi Village):
The Ayios Trias Basilica to the North of the village of Sipahi has been to the end of the 5th century and early 6th century. It was discovered by accident in 1957 and is famous for its well preserved mosaics. Adorned with geometric, leaf and cross motifs, there is also an inscription in front of the main apse which credits a deacon by the name of Heroclios as having, “Paid fort he building of the part of the structure”. Another mosaic depicts a pair of sandals. The site was destroyed by Arab raiders in the 7th century.
ESENKÖY
MUHTAR: Levent Mihmat
Esenköy (Eski adı: Kilanemos) Yeşilköy’e yakın küçük ve şirin bir köyümüzdür. 1976 yılında buraya Türkiye’den özellikle Gaziantep, Adana ve Kahramanmaraş’tan göç almakla beraber, yerli halkın da bulunduğu bir köyümüzdür. 25 hane bulunan köyün nüfusu 100 kişi. Burada yaşayan vatandaşlarımız çiftçilik, hayvancılık ve tarım ile uğraşırken genç nesil daha çok uzman askerlik mesleğine gönül vermiş ve çalışmaktadır.
Esenköy'de geçmişten bugüne muhtarlarımız:
İsmet Mihmat
ZİYAMET KÖYÜ
MUHTAR: Hacıbey Mehmetoğlu
Ziyamet köyü (Eski adı: Leonarisso), Erenköy Karpaz Belediyesi’ne bağlı Mehmetçik ile İskele arasında yer alan bir köyümüzdür. Bölgenin büyük telefon santralı eskiden burada bulunmaktaydı. Karpaz yönüne giden tek otoyolun kesişme noktasındadır. Bölgenin eski Türk yerleşim yerleri olan köylere geçişte bir köprü durumundadır. Ayrıca, eşsiz güzellikte deniz ve kumsalı da bulunmaktadır. KKTC'de Antepfıstığı sadece bu bölgede yetişir. Bunun yanı sıra, zengin üzüm bağları vardır. Köyde, Barış Gücü'ne ait bir gözleme postası bulunmaktadır. 7 köyün çocuklarının birleştiği büyük bir ilkokula sahip olan köyün nüfusunda her geçen gün azalma yaşanmaktadır. Köy, 2009 yılında Yenierenköy belediyesine (2022-Erenköy Karpaz Belediyesi) bağlanmıştır.
Geçmişten bugüne muhtarlarımız:
- Ahmet Yavuz - Seit Hüseyin Menekşe
- Asaf Gül - Kazım Ünal
- Ramazan Demir -Mehmet Özbolat
GELİNCİK KÖYÜ
MUHTAR: Ahmet Talay
Gelincik köyünün 1974 öncesi eski adı Vasili'dir. Ziyamet'e komşu olan köy son yıllarda gelişmiş ve neredeyse bir ilçe görünümüne ulaşmıştır. İçindeki marketler, kebapçılar, alüminyum doğrama işleri, marangozhaneler ve bölge halkının hizmetine giren birçok iş yeri ile hizmet vermektedir. Köylünün geçim yoları arasında başta patates olmak üzere sebze yetiştiriciliği önemli bir yer tutar. Verimli toprakları sayesinde yılda iki defa ürün alınabilmektedir. Harika bir doğaya sahip, orman ve deniz manzaralı olan köyde çok sayıda üniversite öğrencisi kalmaktadır. Ayrıca köyde yaşayanların hepsi 1974 Barış Harekâtından sonra Türkiye'nin çeşitli bölgelerinden gelip yerleşenlerden oluşmaktadır.
Geçmişten bugüne muhtarlarımız:
-Nizamettin Bora -Servet Alkurt -Medet Kızıl
-Mehmet Soylu -Nahir Nurçin -Nizamettin Nurçin
-Esat Nurçin
BOLTAŞLI KÖYÜ
MUHTAR: Turgay Arslan
Erenköy Karpaz Belediyesi sınırları içerisindeki Boltaşlı köyü (Eski adı Litrangomi) 1974 öncesi Kıbrıslı Rumlar ile Kıbrıslı Türklerin beraber yaşadığı bir köy idi. Şu anda yaklaşık 300 nüfusa sahip ve sadece Türklerin olduğu bir yerleşim yeri. Genç nüfusun çeşitli sebeplerden dolayı köyden göç etmesinden dolayı nüfusu daha da düşmüş durumda.
Geçmişten bugüne muhtarlarımız:
- Mehmet Özhan - Hasan Mani - Bohur Sarpoğlu
- Osman Mani (Merhum) - Mustafa Özhan - Mustafa Özboltaşlı
- Hasan Koç - Sefer Mani
Panaghia Kanakaria Kilisesi: Adanın en eski ve en önemli kilisesi olarak nitelendirilen Panaghia Kanakaria Kilisesi Boltaşlı’da bulunuyor. Panaghia Kanakaria Kilisesi'ne hemen her gün gerek turistler, gerekse Kıbrıslı Rumlar tarafından ziyaret ediliyor. 1974’ten sonra ilk kez 9 Eylül 2018 tarihinde, kilisenin isim günü olmasından dolayı kilisede ayin yapılmıştır.
TAŞLICA KÖYÜ
MUHTAR: Barış Aksu
Belediyemize bağlı Taşlıca (eski adı Neta) köyümüz Güney sahillerimizin bulunduğu Karpaz Yarımadası’nda Derince köyünden sahile bakan kısımda yer alıyor. Küçük ve şirin bir köy olan Taşlıca köyünde yaklaşık 100 kişi yaşamını sürdürmektedir. Türkiye’den 1975 yıllarında göç alan Taşlıca köyünde yaşayan vatandaşlarımız geçimini genellikle tarım ve hayvancılıkla sağlıyor.
Geçmişten bugüne muhtarlarımız:
- Mehmet Karaman (Merhum)
-Ali Çelik (Merhum) - Mehmet Çelik
DERİNCE KÖYÜ
Muhtar: Osman Korkmaz
Derince köyümüzün eski adı Vathylakkas idi. 1974 sonrasında buraya Türkiye’den: Adana, Gaziantep, Mersin ve benzeri bölgelerden vatandaşlar yerleşmiştir. Köyde vatandaşlar tarım, hayvancılık ile geçimini sağlıyor. Bazı kaynaklara göre Derince ismini bölgede bulunan Tütün fabrikasından dolayı tütün çeşidi olan derince tütününden aldığı belirtilmektedir. Köyde farklı iş alanlarında çalışan kesimin yanı sıra memurluk, askerlik mesleği de mevcut. Köy kahveleri, market olan köyde gelişme yavaş yavaş olmakla beraber belediye tarafından hazırlanan proje çerçevesinde KEİ tarafından yaptırılan Derince Kültür Evi Kompleksi bölge için hem gençlerin spor aktiviteleri yapabilmesi, çocuklar için oyun parkı, bayanlar için elişi merkezi ve kitap okumak için kütüphanenin geliştirilmesi için adım atılmıştır.
Geçmişten bugüne muhtarlarımız:
Mehmet Ersöz Mehmet Polatcan
-Mehmet Ateş -Abdi Gören
AVTEPE KÖYÜ
MUHTAR: Rezvan İnlen
Geçmişten bugüne muhtarlarımız:
(Eski adı: Ayios Symeon)
Avtepe Köyü, Agios Symeon veya Aysimiyo Karpaz yarımadasında, Yenierenköy köyünün sadece dört mil güneydoğusunda ve Derince köyünün iki mil kuzeydoğusunda yer almaktadır. Kaleburnu yolu üzerindedir. Agios Symeon adı Yunanca “Aziz Simon” anlamına gelir. Kıbrıslı Türkler bir başkasını benimsedi. Avtepe her zaman bir Kıbrıs Türk köyüydü ve köyde sadece ara sıra az sayıda Kıbrıslı Rum kısa süreler için yaşadı .İngiliz döneminin çoğunda köyün nüfus artış modeli dalgalandı. Köy, 1958 ve 1964'te geçici olarak yerinden edilmiş Kıbrıslı Türkler için bir kabul merkezi olarak hizmet vermiştir. 1964'ten 1974'e kadar, idari olarak Kıbrıs Türk yerleşim bölgesi Galatya'nın bir parçasıydı. Köyün geçim kaynağı geçmişte de olduğu gibi hayvancılık ve çiftçiliktir. Arpa ve buğday ekimi yapılmakta. Köy zeytin ve harup ağaçları ile çevrili. Memuriyette çalışan çok az var. Köyde kalanların yüzde yetmişi emekli ve yaşlı kesim. İlkokujl, orta ve lise ile üniversiteye gidip eğitim görenlerin sayısı da nüfusa göre az sayıda. Belirsiz nedenlerle, köyün nüfusu 1901'de 271 kişiden 180'e düşerek önemli bir düşüş gösterdi. Nüfus, bir miktar toparlanma gösterdiği 1946 yılına kadar oldukça durgundu ve 198'den 240'a çıktı. Nüfus artışı 1960 yılına kadar devam etti. 333 kişi. Coğrafyacı Richard Patrick'e göre, 1970'te köyde yerinden edilmiş Kıbrıslı Türk ikamet etmiyordu. Gençlerin çoğu şehirlere veya yurtdışına göç etmiştir. Nüfus 1974'ten sonra sürekli olarak azaldı, tahminen 350 kişiden 1978'de 305'e ve ardından 1996'da 150'ye düştü. 2006 nüfus sayımına göre Avtepe'nin nüfusu 151'dir. Şuanda daimi nüfus 100 kişi. Köyün çevresinde görülmeye değer ve koruma altında olup festival düzenlenen Medoş lalesi ve koruma altında olan Çadır Lalesi bölgenin en önemli bitkilerinden. Bölgede ayrıca orkide, adaçay gibi bitkileri doğada görebilirsiniz. Köyün kadınları ve erkeklerinin el sanatlarına yönelik el işi çalışmalarında panel yapımı, şiir, boncuklu el işi önemli bir yer tutuyor. Tarihi ve eski eserler içerisinde önemli bir değer sahip o lan Gastro mağarası, yer altı kilisesi, Ciurga (tarihi mezar taşları) ziyaretçilerini ağırlıyor.
ŞEHİTLERİMİZ
Avtepe’de 19 ile 1974 yılları arasında savaş sırasında farklı yerlerde şehit düşenler oldu. Ali Canbulat, Cafer Talat, Mustafa Cuma, İbrahim Topçu, Hanife Raif ve kızı Ayşe Mehmet Avtepe Şehitliğinde yatmaktadır.
MEDOŞ TULİPA (TULİPA CYPRİA)
Kıbrıs’ın endemik bitkilerinden olan Medoş Lalesi (Tulipa Cypria) Karpaz Yarımadası’nda Avtepe köyünde bulunmaktadır.
Kıbrıs adasında lalenin ilk yazılı tarihi 1900 yılında Holmybone tarafından gerçekleştirildiği bilinir. 2001 yılında Avtepe köylüleri tarafından bulunarak, Dr. Mehmetemin Karagil’in uğraşı ile Medoş Lalesi aynı yıl Çevre Koruma Dairesi tarafından da “Flora ve Faunanın Korunması Emirnamesi ” ile koruma altına alınmıştır. Lalenin sökülmesi, yaşam alanlarının tahrip edilmesi, koparılması ve satışının yapılması yasaktır.
AVTEPE’DEKİ YENİ LALE “TULİPA AGENENSİS”
Avtepe ile Kuruova köyleri arasında bulunan bölgede yeni bir Lale türü tespit edildi. Ülkemizin endemik bitkilerinden olan ve güzelliği ile göz kamaştıran Medoş Lalesi’nin ardından bölgede bulunan ve yıllardır doğada Mart ayı içerisinde açan lalenin Gaziköy’de bulunan Çadır Lalesi ile benzerlik göstermesinin yanı sıra Agenensis türü olarak bilinen lale türünün alt türlerinden_ çeşitlerden biri olabileceği açıklandı.
KIBRIS’TAKİ LALELERDEN FARKLI BİR LALE OLDUĞU BELİRLENDİ
Dönemin Koruma Dairesi Müdürü Behram Kamer, Yenierenköy Belediyesi yetkilileri ve bir gazetenin ihbarını değerlendirerek, dairedeki botanikçi uzmanlar tarafından bölgede inceleme yapıldığını ve bulunan lalenin Medoş lalesinden farklı bir tür olduğunun belirlendiğini dile getirdi. Kamer, Çevre ve Koruma Dairesi botanik uzmanlarının söz konusu laleyi yerinde tespit ederek ve alıp incelediğini, lalenin ilk belirlemelere göre, Medoş lalesinden farklı bir türden olduğunun belirlendiğini, ancak yurtdışındaki uzmanlar tarafından da incelenerek, daha detaylı araştırma yapılacağı açıklandı.
MEDOŞTAN FARKLI OLDUĞU GÖZLEMLENDİ
Uzmanlar tarafından da görülen lalenin, Medoş Lalesi’nden farklı olarak olduğu gözlemlendi. Lalenin üç renkli, çiçek yapraklarının da sivri olduğu gözlemlenirken, söz konusu lalenin Medoş Lalesi ile aynı dönemlerde açtığı, medoş lalesine göre daha sıklıkla topraktan çıktığı ve sık alanda yetiştiği ve isminin “TULİPA AGENENSİS” olarak geçtiği kaydedildi.
KURUOVA KÖYÜ
MUHTAR: OSMAN GÜL
(Eski adı: Korovia)
Bölgemizdeki Türk köylerinden biridir Kuruova. 1974 yılı öncesinde 400’ün üzerinde nüfusa sahip köyde 1956 ve 1980 yılları arasında yurtdışı ve kentlere göç olduğu için şimdilerde nüfusu 88’e kadar düşmüş. Geçimini tarım, hayvancılık yaparak sağlayan halk, özellikle susam ve tütün vb. tahıl ürünleri ekip biçerken, ek gelir kazanmaya çalışmaktadır.
Geçmişten bugüne muhtarlarımız:
-Niyazi Efendi (Merhum)
-Asım Efendi (Merhum)
-Mustafa Karabıyıklı (Merhum)
- Mehmet Kebapçı (Merhum)
- Halil Samani
Nitovikla Kalesi (Koroveia/ Kuruova):
Karpaz yarımadasının güneye bakan sahilinde Koroveia/Kuruova köyü yakınlarında, deniz kenarındaki alçak kayalık bir tepe üzerinde yer almaktadır. 1929 yılında İsveçli arkeologlar tarafından gerçekleştirilen kazılarda dörtgen planlı, kulelerle desteklenmiş, merkezinde odaların açıldığı bir avlu bulunan kalenin kalıntılarına ulaşmıştır. Araştırmacılar bu planı bakımından Nitovikla Kalesinin Anadolu’daki Hitit kaleleri ile benzerlik gösterdiğini öne sürmektedir. Ele geçen buluntulara göre kale, Orta Bronz Çağı sonlarında kurulmuştur.
KALEBURNU KÖYÜ
Muhtar: Halil Yeşilbulut
Geçmişten bugüne muhtarlarımız:
Mustafa Babaliki
Mustafa Zorba
Mevlüt Gül
Hasan Vazaro
Mustafa Okçay
Hüseyin Boylu
Süleyman Gül
Mehmet Kulucan
Mustafa Şah
(Eski Adı: Galinourni)
Mağusa'dan yaklaşık 45 mil uzaklıkta bulunan Kaleburnu köyü, iki tepenin arasındaki vadinin yamacındaki antik dönemlere ait bir mezarlık alanı üzerine kurulmuş çok eski bir yerleşim yeridir. Osmanlı döneminden önce Karpaz yarımadasının nüfusu ağırlıklı olarak Latin, Italyan ve özellikle de Ortodoks Hıristiyandı. Ancak Osmanlı dönemine rastlayan XVIII. yüzyılda bu oran, Kıbrıs genelinde olduğu gibi, bir değişim sürecine girmiştir. Köyün kuruluşuyla ilgili olarak değişik rivayetler günümüze kadar gelmiştir. Kimi rivayetlere göre köyün tarihi geçmişi Avtepe topraklarındaki Orta Tunç Devri'ne (M.Ö 1900-1650) tarihlenen deniz kenarındaki Nitovikla Kalesi'ne dayanmaktadır. Bu kaledeki çanlar çaldığında Mağusa'dan bile duyulurmuş. Nitovikla Kalesi oturma ve sığınma yeri iken, Kaleburnu'nda ise çobanlık yapan Rum köylüler varmış. Ancak Nitovikla Kalesi'nin M.Ö XVII. yüzyılın sonunda Mısırlı bir kavim olan Hiksosların akınlarıyla (veya yerel ayaklanmalarla) yıkılması sonucu burada oturanların köye göçtükleri tahmin edilmektdedir. Köyün genellikle Latin ve İtalyanlara bağlı en eski yerleşim yerlerinden biri olduğu da rivayet edilmektedir. Lüsignan-Venedik dönemiyle ilgili bir başka rivayette Mağusa'daki sarayın hareminde değişik milletlerden kadınlar bulunmaktaymış. Bu kadınlar kraliyet ailesi erkekleriyle diğer asillerin her türlü ihtiyaçlarını karşılarmış. Ancak Osmanlıların Kıbrıs'ı ele geçirmelerinden sonra bu kadınlar Galino Borni köyüne sürgün edilmişler. Zamanla bu kadınların köyün erkekleri ve bölgeye gelen korsanlarla evlenmeleri sonucu mavi gözlü çok güzel çocuklar türemiş. Bu çocukların da şimdiki köy sakinlerinin ataları olduğu söylenmektedir. Osmanlı dönemine ait bir başka rivayete göre merkezden uzak olması itibarıyle Osmanlı döneminde suç işleyenlerin bir sürgün yeri olmasının yanı sıra, Karpaz Yarımadasının en son köyü olması dolayısıyla "Besmelenin bittiği yer" olarak anılmaktaydı. Osmanlı döneminin başlarında köy nüfusunun çok az olduğu, ancak ilerleyen yıllarda Karpaz bölgesinin Osmanlılaştığı üzerinde durulmaktadır. Osmanlı döneminde Kaleburnu köyü nufusuyla ilgili olarak derlenen bilgiler çok çeşitlidir. Yine de şimdiki köy nüfusunun bazı Arab ülkelerinden, Karaman, Konya ve özellikle de Elazığ iline bağlı Harput'tan gelenlerle arttığı üzerinde durulmaktadır. Eski kaynaklarda Kaleburnu ile ilgili çok az bilgi bulunmaktadır. Abraham Ortelius tarafından 1573 yılında Theatrum Orbis Terrarum (Atwerp)'da yayınlanan Kıbrıs'ın bakır üzerine çizilmiş haritasında, Kaleburnu'nun adı (okunabildiği kadarıyla) GALINCO PORNI olarak geçmektedir. 1738 yılında Kıbrıs'ı ziyaret eden Pococke, Karpaz yarımadasında bir Türk köyünden geçerken köylülerin katırlarını suladıklarını yazmıştır ki bu köyün Kaleburnu olduğu tahmin edilmektedir. Kaleburnu'nu 1888 yılında ziyaret eden D.G.Hogarth, Castros tepesinde yer alan mezardan, Ay. Anna Kilisesi'nden, köy içindeki diğer mezarlardan, Kuruova (Korovya) köyünün deniz kenarındaki Nitovikla Kalesi'nden ve Avtepe'den sonra gelen Elisis'teki anıtsal mezardan söz etmiştir. 1918 yılında köyü ziyaret eden G.Jeffery ise köyün adının "Galinoporni" ile "Kaleh Bournou" olarak bilindiğini, köyde üç tane harabe kilise bulunduğunu ve nufusunun Müslüman olduğunu yazmıştır. 1936 yılından önce köyü ziyaret eden Rupert Gunnis, köyün tamamının müslüman olduğunu söylerken, köydeki mezarlar hakkında da bilgi vermiştir. Mezarların köyün batı yamacında dağınık durumda arı kovanını andıran kayalara oyulduğunu, evlerin mezarların üzerlerine inşa edildiklerini, iç oda görevi gören mezar odalarının depo veya ahır amacıyla kullanıldığını, köy halkının bir bakımdan yarı yarıya antik mezarlarda yaşadıklarını ve kayaya oyulmuş dikdörtgen kuyu şekillindeki mezarların üstünde bir giriş deliği bulunduğunu yazmıştır. Bugüne kadar köy içiyle çevresinde gerçekleştirilen arkeolojik kazılarda ele geçen çok sayıdaki antik mezar ile yapı kalıntısına dayanılarak, köyün antik bir mezarlık alanı üzerine kurulu olduğu ve bu nedenle de geçmişinin çok eskilere dayandığı anlaşılmaktadır. Köy içi ile güneydoğusundaki Trachonas (Trahona) mevkiinde gerçekleştirilen arkeolojik kazılarda, M.Ö 1900-1650 yılları arasına tarihlenen Orta Tunç Devri'ne ait el yapımı seramikler ele geçmiştir. Isveç Arkeoloji Heyeti'nin 1928-1931 yılları arasında gerçekleştirdiği arkeolojik kazılarda , Neolitik dönemden başlayarak gelişme gösteren mahalli mimari elemanlarında kuvvetli Suriye ve Anadolu etkisi saptanmıştır. Köyün civarındaki Gunduro Trahona (Kountoura Trachonia), Trahona, Gapsalya, Isviturka, Cilayes ve köyün doğusundaki Gastro mevkilerinde de Geometrik devirden başlayarak Hellenistik devire kadar tarihlenen mezarlar tesbit edilmiştir. Köy ile çevresinde gerçekleştirilen araştırmalarda dört kilise harabesi tespit edilmiştir. Bunlardan ikisi köy içinde, biri köyün doğusundaki Gastro bölgesindeki Ay.Anna (Ay. Ananna) mevkiinde ve sonuncusu ise Sigayes (Sykha - Sykhada) mevkiinde bulunmaktadır. Köyün içindeki kiliselerin temelleri dahi kalmamış olup bir taş yığını görünümündedirler. Kilise kalıntılarının bulunduğu okulun karşısındaki alanda gerçekleştirilen yüzey araştırmalarında, Helenistik ve Roma dönemlerine ait derin yivli çanak-çömlek kırıklarına, özellikle de M.S XIV. yüzyıla tarihlenen Sgrafitto tekniğinde yapılmış sırlı kase parçalarına rastlanmıştır. Ay.Anna mevkiinde bulunan harabe kilise Meryem Ana'nın annesi Ay. Anna'ya adanmıştır. Vadinin içinde, Karpaz yarımadasında sıkca rastlanan ve içinden yaz-kış su akan, bir su tüneli bulunmaktadır. Köylülerin "Lağım" olarak sözünü ettikleri su tünelindekı akan suyundan, sıra kuyular açılmak suretiyle yararlanılmıştır. Vadideki tünele Gastro mağrasının önünden geçen yoldan ulaşılmaktadır. Bu yol yakın geçmişimizde "Aşıklar Yolu" olarak bilinmekte ve birbirlerini seven gençler yolun batısındaki kayalara adlarını yazmaktaydılar. Kıtlık ve kuraklık zamanlarında gerek Baf ve gerekse Karpaz, Sipahi ,Yalusa (Yenierenköy) ve çevredeki diğer köylerden hareket eden Rumlar, ellerinde Meryem Ana Ikonu olduğu halde bu kiliseye gelerek yağmur duası yaparlardı. Meryem Ana ikonunu taşıyan bu insanlar demirlere vurarak ve çanlar çalarak bir kiliseden diğer kiliseye gidip dua ederlerdi. Kilise ile su tünelinin önünde yağmur duası gerçekleştirildikten sonra tören sona ererdi. Bir seferinde yağmur duası bitmeden yağmurun yağmaya başladığı ve oraya gidenlerin ıslandıkları söylenmektedir. 1963 yılından sonra bu kilisenin tamamen yıkıldığı öğrenilmektedir. Eskiden Rumlar, yağmur duası yapmak ve Apostolos Andreas Manastırı'nı ziyaret etmek için Baf'tan yaya olarak yola çıkarlardı. Bu insanlar Meryem Ana'nın annesine adanmış olması itibarıyle önce Ay. Anna Kilisesi'ni ziyaret ederler, sonra da Apostolos Andreas Manastırı'na giderlerdi. Rum kafileleri Kaleburnu köyünden geçerlerken yolun kenarına dizilen Kaleburnulular onlara daha önce köfünlere koydukları ekmek, hellim ve zeytin ikram ederler ve içmeleri için de onlara testilerle su dökerlerdi. Rumlar yol boyunca köfünlere konanları yiyip içtikten sonra yollarına devam ederlerdi. (Kaynak: Altan, ZEKAİ. Gizemli Kıbrıs, 3. Baskı. Kıumyalı-Kıbrıs, 2016. S : 548- 549-550-551-552)
DİPKARPAZ KÖYÜ
Ersin Paşa Mahallesi Muhtarı Polat Paşa Mahallesi Muhtarı Sancak Paşa Mahallesi Muhtarı
Süleyman Çobanoğlu Süleyman Çebi Cevdet Dağ
Geçmişten bugüne muhtarlarımız:
- Elyas Akçam - Emin Güngör -Ali Karadoğan
(ESKİ ADI: Rizokarpaso) Kuzey Kıbrıs’ın Karpaz Yarımadası’nda bulunan köyümüz aynı zamanda Adanın en son köyüdür. Türkler ve bir kısım Rum karma olarak yaşamaktadır. Sulu bir yer olan Dipkarpaz’ın arazisi harup ve zeytinliklerle kaplıdır. Dipkarpaz köyünün kuzeyindeki sahilde Roma dönenime ait Ayios Philon kilisesi ve kilisenin mozaik döşemeleri bir ev kalıntısı bulunmaktadır. Dipkarpaz’da 2 km boyunca uzanan muhteşem sahili Akdeniz’in en güzel kumsallarından biri olan Altın Kum (Golden Beach) Karpaz Yarımadası’nda yer almaktadır. Kıbrıs Adası yaklaşık yüz milyon yıldır caretta caretta ve yeşil kaplumbağalara (Chelonia Mydas) ev sahipliği yapmaktadır. Akdeniz’in büyüleyici canlıları her yıl yumurtlamak için Karpaz Yarımadası’nda Altın kum ve Ronnas Sahili’ne gelmektedir. Kıbrıs’a özgü birçok canlı ve hayvan türü arasında yer alan ve ülkemizin sembolü olan Eşekler Karpaz Milli parkı içerisinde doğal ortamlarında görmek mümkün. Karpaz Yarımadası, tarih boyunca medeniyetten kaçmak ya da inzivaya çekilmek isteyenlerin uğrak yeri olmuştur. Bu nedenle de, yarımadada çok sayıda manastır inşa edilmiştir. Bu manastırların en ünlüsü de Apostolos Andreas Manastırı'dır.
(Kaynak: Altan, ZEKAİ. Gizemli Kıbrıs, 3. Baskı. Kıumyalı-Kıbrıs, 2016. S 302, Turizm Tanıtma ve Pazarlama Dairesi Bröşürü, Kuzey Kıbrıs’ı Ziyaret Etmek İçin 50 Neden. )